
Işıl KARASUTABİP
Horlama, uykuda nefes alma sırasında havanın daralmış olan üst solunum yolundan geçerken çevresindeki yumuşak dokuları titreştirmesiyle oluşan sestir. Horlamayı oluşturan darlık, sadece burundaki bir patolojiye ait olmayıp, genellikle üst solunum yolunun dil arkasında ve yutak çevresindeki bölümünün daralmasıyla ilişkilidir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan araştırmalarda horlama erişkinlerin %10-30’unda görülmektedir. Türkiye’de bu oran %26 olarak saptanmıştır.
Erkeklerde horlama oranı kadınlardan daha sıktır. Bunun nedeni, yağlanmanın kadınlarda esas olarak kalça bölgesinde, erkeklerde ise boyun ve karın çevresinde yoğunlaşmasıdır.
Şiddetli ve sürekli horlama, obstrüktif uyku-apne sendromu olarak isimlendirilen ve hayati tehlike oluşturan hastalığın en önemli belirtisidir.
Obstrüktif uyku-apne sendromu olan hastalar gece düzenli nefes alamazlar, bunun sonucu olarak dokulara yeterli oksijen taşınamaz, ertesi gün yorgun ve uykulu olurlar. Apnelerin varlığı hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp krizi ve felç gibi hastalıklara neden olabilmektedir.
Horlama nasıl tedavi edilir?
Horlama eğer uykuda solunum bozukluklarına neden olmuyorsa, basit bazı önlemlerle hafifletilebilir. Kilo verme, uyku saatlerinden önce alkollü içki almama, akşamları hafif yemekleri tercih etme, yüksek yastıkla yatma, burun bantları yapıştırma gibi basit önlemler genellikle çok faydalı olmaktadır. Sırtüstü pozisyonda horlama daha sık ortaya çıktığından, sırta tenis topu büyüklüğünde bir top bağlayarak yatmak da kişinin sırtüstü yatmasını engelleyerek etkili bir çözüm olabilmektedir.
Bu yöntemlerin etkili olmadığı şiddetli horlama durumlarında kulak burun boğaz uzmanları tarafından cerrahi girişimler, radyofrekans gibi yöntemler uygulanabilir, uygun vakalarda diş hekimleri tarafından uygulanan ağız içi aparatları kullanılabilir. Ağız içi aparatları genellikle alt çeneyi veya dili ön tarafta tutmayı amaçlayan aparatlardır; her hastanın ağzına uygun ölçüler alınarak yapılır. Horlayan kişi, diş protezine benzer bu aleti takarak uyur.
Cerrahi girişimler son zamanlarda, özellikle lazerli aletler kullanılmak suretiyle basit ve lokal anesteziyle dahi yapılabilir duruma gelmiştir. Burun cerrahileri, küçük dil ve yumuşak damağa yönelik girişimler, dile yönelik girişimler ve bu bölgelere radyofrekans uygulamaları ilgili kulak burun boğaz hekimleri tarafından uygulanmaktadır.
Ancak bu ameliyatlar rastgele yapılmamalı, her şeyden önce rahatsızlığın basit horlamadan ibaret olup olmadığı iyi belirlenmelidir. Bunun için horlayan kişinin bir uyku laboratuvarı tarafından değerlendirilmesi, gerekli görülürse uyku incelemesinin yapılması ve sonrasında cerrahiye yönlendirilmesi doğru olur.
Uyku merkezinde yapılan poliklinik muayenesi sonrası gerekli görülürse polisomnografi denilen gece uyku analizi tetkiki istenmektedir. Bu tetkik sırasında uyku merkezinde bir gece yatarak vücuda takılan algılayıcılar yardımıyla kişinin bir gece boyunca; beyin dalgaları, kas hareketleri, göz hareketleri, ağız ve burun solunumu, horlama, kalp hızı, kan oksijen düzeyi izlenebilmekte ve kaydedilmektedir. Ayrıca göğüs ve karın etrafına sarılan kemerler yardımıyla solunum hareketleri takip edilmektedir. Uygun durumlarda portabl cihazlarla da evde uyku testi yapılabilmektedir. Yapılan tetkikler uyku uzmanınca değerlendirilerek, uygun tedaviye karar verilmektedir.
Tetkikler sonucunda uyku apne sendromu saptanan hastalarda gerekli görülürse uygun PAP cihazı ile tedavi gereklidir. Bu cihazlar burun ve/veya ağızdan pozitif basınçlı hava vererek üst solunum yolunun kapanmasını engellemek amacıyla kullanılır.
Sonuç olarak, horlama yaşam kalitesini etkileyen, uykuda solunum bozukluklarının habercisi olabilen önemli bir semptomdur. Horlama şikayeti olan kişilerin bir uyku bozuklukları merkezine başvurmaları önerilmektedir.